Çorum Siyaset Haberleri

“28 Şubat Darbesi Milletin Dinî İnançlarına Yapılmıştır”

ÇORİMDER Başkanı ve ÖNDER Yönetim Kurulu Üyesi Ayhan Boyraz, 28 Şubat
Post- Modern darbesiyle ilgili yazılı basın açıklamada bulundu.
28 Şubat 1997 yılında yaşananların Türkiye’nin millet ve devlet olarak
özüne dönmeye niyet ettiği her dönemde başına getirilen olaylar
zincirinin akılda en çok kalan halkalarından bir olduğunu belirten
Boyraz, “Ekonominin toparlandığı, gelecege dair yatırımların seferberlik
halinde başladığı ve hız kesmeden devam ettigi, D-8 Birligi ile dünya
siyasetinde yeni kapıların denendigi, halkla barışıldığı bir dönemde
gelmişti” dedi.
28 Şubat postmodern darbesinin siyasi bir geleneği gayri hukuki ve
ahlaki yollarla yok etme üzerine yapılmış plandan öte, milletin dinî
inançlarına ve tercihlerine kasteden akıl almaz bir girişim olduğunun
altını çizen Boyraz, “Bu yüzden bin yıl sürmesi öngörülmüştü ve
siyasetle ilgisi olsun olmasın inançlarını yaşayan ve bu hususta talebi
olan herkesi hedef almıştı. Devleti korumak için milletin vergileriyle
istihdam edilen askerlerden ve bürokratlardan, milletin vekili olduğunu
iddia eden siyasilerden, işçi ve memurun aidatlarıyla başkanlık yapan
sendika yöneticilerinden, servetini milletin vergilerinden aldıgı teşvik
ve kredilerle elde etmiş iş adamlarından, darbe heveslisi askerlerden
talimat alan sözde sivil toplum örgütlerinden, darbe şakşakçısı
gazetecilerden ve televizyonculardan oluşan bir zümre; bundan tam 23 yıl
önce korkunç bir ihanet senaryosunu gönüllü olarak oynamayı kabul
etmişlerdi” diye konuştu.
“28 Şubat Postmodern darbesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin güçlenmesini,
tarihi ve kültürel mirasına sahip çıkarak lider ülke olmasını kendi
menfaatlerinin zararına gören batılı devletlerin başkentlerinde çizilen
darbe planıdır” diyen Boyraz, konu ile ilgili açıklamasını şöyle sürdürdü;
“içerden bulduğu ihanet öbekleri ile uygulamaya konuldu. ”Yeşil sermaye”
diyerek faizsiz ve helal kazançla çalışan iç adamlarını ve şirketleri,
”kamusal alan” diyerek başörtülü memur ve işçilerle gencecik kızları,
”katsayı” diyerek milyonlarca imam hatipli ve meslek liseli ögrenciyi,
”irtica” diyerek menfur emellerine engel gördükleri herkesi kendilerine
hedef olarak belirlediler. Ellerindeki silah, yargı, medya ve bürokrasi
güçleriyle toplumun bir kesimini baskı altına alıp haklarını gasp
ettiler. Etkisi hayatın her alanında hâlâ devam eden zulümler ve
cürümler içlediler.
28 Şubat kararlarının halkın benliğinde ve belleğinde açtıgı yaralar
zaman içinde tesirini yitirmeye mahkûmdur. O gün halka namlu ve dipçik
gösterenler, halkın nefretini kazanmış ve maşeri vicdanda zerre kadar
değere layık görülmemişlerdir. Daha sonraki siyasi ve toplumsal
gelismeler bunun en net delilidir. Milletin iradesini darbe ile ele
geçirenlerin bir kısmı yargılanmış ve çeşitli cezalara çarptırılmıştır.
Ancak darbeye destek veren siyasiler, iş adamları, medya patronları,
medya çalışanları, sendika idarecileri, yargı mensupları, bürokrat ve
üst düzey memurlar hâlâ yargılanmamıştır ve yaptıkları yanlarına kâr
kalmıçtır. Üstelik o dönem savaş açtıkları kişi, kurum ve değerler
hakkında bugün övgü cümleleri kurarak halkın idraki ve hatıraları ile
istihza etmektedirler.
28 Şubat sürecinde çok acı olaylar yaşayan, içini, eğitim hayatını,
gelecegini kaybeden milyonların mağduriyetinin tek tesellisi; bu zulme
ortak olan aktörlerin hak ettikleri cezalara çarptırılmalarıdır.
Verilecek bu ceza, milletin degerlerine düşman olan, iradesini elinden
almaya niyetlenen herkes için de önemli bir ders olacaktır.
Şüphe yok ki; 28 Şubat 1997 yılında ve sonrasında yaşananlar bu milletin
kutlu ve mübarek yolculuğunda bir nokta mesabesindedir. Ellerindeki
imkânlarla bu milleti siyah bir noktada boğabileceklerini vehmeden kökü
dışarıda aktörlerin elbette ki sonu gelmemiştir. Bünyedeki virüs misali
devletin ve milletin güçten düçmesini bekledikleri sır değildir. Devlete
ve millete düşen ise bu virüsü, belirtilerini ve vücuda verdiği
tahribatı sürekli hatırlayıp tedbirler alması ve yeni nesillere
aktarmasıdır.
Bu aziz millete 28 Şubat sürecindeki zulümleri yasatıp sonrasında
tarihin utanç sayfalarında yerlerini alan bütün aktörleri nefretle
kınıyor ve bir daha bu tür menfur hadiselerin yaşanmamasını temenni
ediyoruz” şeklinde açıklamasını tamamladı.

Benzer Haberler

Başa dön tuşu