AmasyaBirkan DemirciÇorumKastamonuKöşe YazılarıSamsunTokat

Hayatın Yükü ve Gidişin Sessizliği

İnsan doğar, yaşar ve ölür. Ama bu üç kelimenin arasına sığan her şey, onun kim olduğunu belirler. Hayat, sadece nefes alıp vermekten ibaret değildir; aksine, yaşadıkların, hissettiklerin ve geride bıraktıkların senin asıl hikâyendir. Giderken ne götürdüğün değil, yaşarken ne biriktirdiğindir önemli olan.

Bazıları bu dünyadan, ceplerine sevinçleri doldurarak gider. Çocuklarının kahkahalarını, dostlarının sıcak sohbetlerini, sevdiği insanın gözlerindeki ışığı yanına alarak… Bazılarıysa, ceplerine hüzünleri, hayal kırıklıklarını, beceremediği sorumlulukları doldurur. Kimi zaman hayat, bize başarılar kadar yenilgileri de sunar. Olmadık yerlerde kırılır, en olmadık zamanda düşeriz. Ve bazen kalkamayız. İşte o zaman, bir bavula sığdırır gibi tüm yaşanmışlıklarımızı toplar, içimize atar ve bir noktada “gidiyorum” deriz.

Giderken kimimiz pişmanlıkları sırtlar, kimimiz kırılan dişleri, kopan tırnak etlerini, hastane koridorlarında yankılanan sessiz duaları… Kimimiz ise yükümüzü hafifletmek için geçmişimizi çöpe atar, hatıraları bir kenara koyar, kendimizi unutmaya çalışırız. Ama her gidiş, aslında biraz da kalmaktır. Çünkü biz, geride bıraktıklarımızla var olmaya devam ederiz.

Kimi zaman, gökyüzüne isyan ederiz. “Neden?” diye sorarız. Azrail’in çağrımıza kulak asmadığını düşünürüz. Kimimiz, herkes için güneş açarken kendi hayatına yağan karı dert eder. Ama belki de mesele, hayatın bize ne verdiği değil, bizim hayata ne kattığımızdır.

Her yolculuk, bir vedadır ama her veda, bir başlangıcın habercisidir. Gidiyorum demek, bazen gerçekten gitmek değildir. Bazen de yeniden doğmaya, yeni bir yola adım atmaya hazırlanmaktır. Belki de tüm o yükleri sırtlanırken fark etmemiz gereken şey, onları bırakmayı öğrenmektir. Çünkü hayat, sadece cebimize doldurduklarımızdan ibaret değil; bazen de bırakmayı başarabildiklerimizdir.

Birkan Demirci

Benzer Haberler

Başa dön tuşu