Basın İlan Kurumunun Anadolu Gazete Sahipleri Temsilcileri seçimi, apar topar geçen haftalarda yapıldı. Daha önce 3 Mayıs olarak ilan edilen seçim takvimi, bu tarihte yapılmayacağı ilan edildi. BİK seçiminin iptaliyle birlikte Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kamuoyuna yaptığı açıklamayla, kongre ve genel kurul toplantılarının 1 Hazirana kadar yapılamayacağı duyuruldu.
Cumhurbaşkanı Erddoğan’ın bu açıklaması ve İçişleri Bakanlığı genelgesine rağmen, 21 Mayıs’ta BİK seçimi yapıldı. Üstelik, yasa ihlaliyle bu gerçekleşti. Çünkü, 3 Mayıs’ta yapılacak BİK seçimi için toplanan yerel gazete sahipleri vekaletleriyle bu seçim allem kullem 21 Mayıs’ta gerçekleştirildi. 10 yıldır BİK yönetimini etki alanına alan Mustafa Arslan, görevde bulunduğu sürece Basın İlan Kurumunu akrabayı taallukkun arpalığı haline getirmesinin yanı sıra, şaibe ve rant sağlama iddialarının öznesi ve başat aktörü oldu.
Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Yılmaz Karaca, bir ecel gibi bu şaibe bulutlarını takip ederek, önemli bulguları da teşifre etti.
Bir süre önce Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Yılmaz Karaca’nın ortaya attığı Basın İlan Kurumu’nda “skandal karar” iddiasında yeni gelişmeler kaydedildi ve yanlış karar Türkiye Büyük Millet Meclisine taşındı.
TGF Genel Başkanı Yılmaz Karaca, “İddialarımız sonrasına telaşa kapılan BİK Anadolu temsilcilerinden Mustafa Arslan, önce 2019 yılı sonu ile 2020 yılı arasında kısa çalışmadan 300 bin TL menfaat sağladığı iddialarının yalan olduğunu, Yılmaz Karaca’nın yarattığı yalan ve iftiradır, bu şahısla mahkemede hesaplaşacağız şeklinde bir açıklama yaptığını belirtirken, çok geçmeden ANKA Haber Ajansına yaptığı açıklamada kendisi dışında 2 gazetenin daha olduğunu belirterek iddialarımızı doğruladı” dedi.
10 ELEMAN İÇİN YARARLANMIŞ
Karaca, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Basın İlan Kurumu’nda SKANDAL KARAR haberimizdeki iddialarımızı BİK Anadolu temsilcisi Mustafa Arslan, ANKA Haber ajansına yaptığı açıklamasında tamamen doğrulamıştır. 2019 sonu ile 2020 Nisan ayı arasında gazetesinde 10 elemanının kısa çalışmadan yararlandığını, 300 bin TL’nin yalan olduğunu, kendisi dışında Yeniçağ ve Konya Postası gazetelerinin de kısa çalışma ödeneğinden yararlandığını açıklamıştır. Mustafa Arslan bu usulsüzlükden kurtulabilmek için olayın içine 2 gazeteyi daha çekerek en az zararla olaydan kurtulma yolunu seçmiştir” diye konuştu.
Karaca açıklamasını şöyle sürdürdü. “BİK temsilcisi Mustafa Arslan yönetim kurulu ve denetleme yapan görevlileri suça teşvik etmiş, Anadolu Gazetelerinin haklarını korumak yerine kendine menfaat sağlamıştır. Bir de utanmadan “Bu uygulama yönetmenliğe uygun başka gazeteler müracaat etse idi onlar da alabilirdi” diyerek yalan söylemektedir. Kendisine şunu sormak lazım. Sayın Arslan durmadan çalışmalarını gazete sahiplerine duyuruyordun bu imkanı neden duyurmadın?
Çünkü kısa çalışma uygulaması usulsüzdür, bu günkü gibi olağanüstü durumlar dışında uygulanamaz. Mustafa Arslan bu sıkıntının içinden çıkabilmek için çırpınmaktadır. Şuna inanıyoruz ki başta BİK Genel Müdürü Rıdvan Duran ve yönetim kurulu bu hukuksuzluğa göz yummayacaktır.”
Benim de beklentim, tıpkı TGF Genel Başkanı Yılmaz Karaca’nın dediği gibi BİK Genel Müdürü Rıdvan Duran ve Yönetim Kurulu Üyelerinin bu rantiyeci ekibe dur diyecektir. Fetöcüvari tezgah ve kumpaslarla BİK’e çöreklenen/çöken bu güruh, en başta Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Cumhur İttifakına ağır darbe indirmektedir.
Bu rantiyeci ekip, bugüne kadar Anadolu Gazetelerine yönelik tek bir faydalı projeye imza atmamış, erime sürecindeki yerel gazetelerine derman olacak tek bir platformun içinde yer almadılar. Anadolu Gazetelerinin yanındaymış gibi gözüküp, hiçbir sorununa ilişkin çözüm üretmemiştirler. “Kullanışlı aptal” rolüyle teatral arenada, ağızlar devletin süt memelerinde yararlanmayı amaç edindiler.
Ancak ve lakin TGF Genel Başkanı Yılmaz Karaca vurdu, Mustafa Arslan çuvalladı. Yılmaz Karaca, suçüstü yaptı, Arslan dumura uğradı. Karaca, zülfikar keskin sözünü çekti, bu güruh rant pazarı havliyle kaçacak delik aradı. Durumun özeti kısaca budur…
