Amasya
Trend

KONU HAKSA…..

Esnaflık zor iştir vesselam. İş yapmak ayrı derttir, yaptığın işin bedelini almak ayrı bir dert.

Sattığın bir ürün ise, vadeli de satmıyorsan sıkıntı yok gibi bir şeydir, kar etmenin haricinde. Geriye müşterine güler yüz, kaliteli hizmet, kaliteli malzeme ve yaptığın işin ardında durmak kalıyor, bunlarda esnafın yapması gereken şeyler. Zaten sözüm kendine esnafım deyip de esnaf olmayanlara değil. Onlara eleştirilerim ayrı. Esnafsan dürüst, düzgün ve güler yüzlü hizmet vermek olmaz ise olmazı.

Gelelim el işi ile, el emeği ile evine ekmek götürmeye çalışan esnafımıza. İşte onların işi daha da zordur. İş yaparsın yaptığın göze batar, bedel istersin bu kadar para alınır mı, ne yaptın ki sanki denir. Kaportacısı, boyacısı, motorcusu, mobilyacısı, mermercisi, demircisi, gazetecisi vs. vs. gibi ustalık isteyen mesleklerdir bunlar. Aşağı yukarı hepsinin derdi ortak ya birini ele alayım dedim;
Deniliyor ki 300 liralık malzeme harcamışsın 300 lirada el emeği istiyorsun haram değil mi ? Ne yaptın ki iki tık tık.
Diyorum ki ;
hayrola kardeşim ne zamandan beri kendinizi melek gibi hissediyorsunuz ? Hani şu insanın günahının sevabının hesabını tutan melekler var ya işte onlar misali.
Neyse; o konuda hesabını kendi payına düşeniyle ilgilenmeni temenni ederim , haaa bu hesaba gelince de iyi oku ; boya malzemeleri, mobilya malzemeleri, demir malzemeleri maliyetinden bahsediyorum.
Malzemesi 300 TL’de;
Sen hiç bir günlük Bağ-Kur primi kaç lira hesapladın mı ? Yada bir işçinin maliyetini ne kadar ?
Bir günlük dükkan kirası kaç lira haberin var mı ?
Bir günlük boya fırınında yakıt masrafı nedir, biliyor musun ? Yada bir kaporta çektirme aletinin telinin fiyatını bilir misin yada bir mobilyacının makinasının yaktığı elektirikten haberin varmı ?
Öyle dediğin gibi hariçten gazel okumakla olmuyor güzel kardeşim , 700 TL isteyen ustaya; tüm giderleri çıkınca ahım şahım bir şey kalmaz haberin olsun istedim. Hepsi değil tabiki de Özellikle sana sesleniyorum masa başında iş yapan kardeşim; sen hiç el emeğiyle çalışıp, esnaflar gibi gönlü zenginlik yapıp, müşteriye İzzet ikramda bulunup , müşteri arada şurayı da yapıver ne olacak sanki deyince “ iyi neyse astar bende birazcık var, boyayı da biraz fazla alırız, senin arabaya kullanırız, el emeği de benden olsun bari, ona PARA istemez dedin mi hiç ? Yada tek parça için defalarca bir kartela üzerine boya atarak saatlerce git gel miks boya karma makinasIyla boya yapıp veya yaptırıp pazarlık ederken sadece o çıplak boya içine katılanlar hariç 100 lira hesaplamışken maliyeti 200 veya duruma göre 300 lira fazladan verdin mi bir malzeme için? Tüh yanlış hesaplamışım ama yapacak bir şey yok benim hatam buda zararına olsun dedin mi hiç ?
Neyin haramı güzel kardeşim ! ?
Bu kere adamın ne kadar sürede yapacağından haberdar değilsin.
Zımpara yaparken elinden kan çıkana kadar çalışan parmağına bant saran ustanın halinden haberdar değilsin.
Malzemeye verdiği para bazen aldığı parayı geçerken , birileri dirsek çürüttüm, okula gittim diyerek, oturduğu yerden yaptığı işi, zorluk gibi gösterirken, usta dediğin; bu işleri yaparken demirin çapağını, mobilyanın tozunu, boyanın zehirini, astarın dumanını yutarken öyle bir dirsek keyfi değil bu güzel kardeşim. Ne dirseğinden bahsediyorsun sen bronşit hastası olacak, belki parmağı kopacak yada ayağı demirin altında kalacak, masanın üstüne koyup dirseği sişip bir kremle geçecek değil bu iş.
Bir dirsek işi değil kardeşim bu komple bedeni içten dıştan saracak. Sen okul okuyup öğretmenlerinle şakalaşırken, azar işittiğinde idareye şikayet ederken çırak dediğin, kalfa dediğin ustasından hazır ol vaziyetinde ustalık dersi alıyor güzel kardeşim. Hiç kış ayazında dışarıda ders aldınmı sen, nasıldır o soğuğu yemek bilirmisin.
Üstüne üstlük , hadi hepsini geçtik ; anneler, babalar, konu komşu senin yüzüne baka baka kendi çocuğuna dönüp “bak evladım oku, oku da adam ol, yoksa sanayide sürünürsün.” dediklerinde kulakların duyunca beyninden vurulmuşa döndün mü hiç.
Sadece alın teriyle değil, bilumum vücut azaların kan ter içinde kalırken , öyle maval okur gibi haram maram diyeceğine acaba bunca emeğin karşılığını hakkıyla alabilen varmı diyerek, bir iş yaptırdığında hakkını verebildim mi ? diye vicdanen muhasebe yapacaksın.
El emeğiyle çalışanın hakkı alın teri kurumadan verilir eğer konu haksa, el emeğinin vadesi olmaz konu haksa, yarın getirim deyipte borcun üstüne yatılmaz konu haksa, zaten yaptığın yerde iyi olmadı o yüzden ödemedim deyipte karşındaki aptal yerine konulmaz konu haksa.
Esnafın ödemesi vardır zorda darda kalmıştır diye veya tereciye tere satar gibi yalanlarla “falanca şu paraya yapıyor.” deyip kandırılmaz usta, eğer konu haksa ?
Binbir takıntıyla gelip Usta’dan iş beklerken, verdiğin üç kuruşla dükkanı satın aldım edası ile ortalıkta gezerken, esnafda; müşteri haklıdır diyerek alttan aldıkça ezmeye kalkarken , bin bir zorluğun içindeki ustalardan üstüne üstlük gereksiz mantıksız kulaktan dolma, işi bilmeyen kişilerden aldığın saçma bilgilerle ustaya ustalık öğretmeye kalkarken, birde bunlar çok kazanıyor demekle olmuyor güzel kardeşim. Davulun sesi uzaktan hoş geliyor, birde davulcuya sor.
Ustaya ustalık öğrettiğiniz saçma fikirlere karşı, ustanın sizi sukunetle dinleyip,sizin egonuza katlanıp, bu arada size doğruyu gösterip, ikna ederken sizi aynı zamanda bir psikoterapiyide beleşe aldığınızı da unutmadan, hakkını isteyen ustalarla daha neyin pazarlığını yapıyorsunuz konu haksa.

Lafımız başta dediğimiz gibi hakkı ile esnaflık yapanlara.

Sözümüz adabıyla müşterilik yapanlardan dışarıya.

BİRKAN DEMİRCİ

Benzer Haberler

Başa dön tuşu