Birkan Demirci

neyin derdindesin insanoğlu…

Kaldı işte; çayımız bardakta. Çocukluğumuz sokaklarda. Mutluluğumuz kursağımızda. Sevdiklerimiz uzaklarda. Gülüşlerimiz fotoğraflarda…
Diyor – Cemal Süreyya.

 

Evet, bir gün her şey bitecek ve ebedi hayata göçeceğiz peki değer mi yaptığımız birçok şey dünya için. Birbirimizi kırmamız, bir birimize hakaret etmemiz, incitmemiz birbirimizi, kırmamız kalplerimizi ceviz kabuğundan meseleler için. İnsan gibi yaşamak dururken neden bu kadar kırıcıyız. Ne gerek var ki birbirimizi öldürmeye yâda zarar vermeye. İnsanoğlunun fıtratında mı vardır acaba kendinin gideceği garanti değilken cennetine bir başkasının gidip gidemeyeceğini sorgular. Kendi inancında değil diye; eziyet görmesini hoş görür. Hatalarda ve günahlarda insanlar için değimlidir. Böyle yaratmadı mı yüce Yaradan. “Hz. Ali’ye sorar Peygamber; Ya Ali günah işlersen ne yaparsın ‘tövbe ederim der Ya Muhammet’, peki yine işlersen der Peygamber ‘yine tövbe ederim der Ya Muhammet’, peki yine günah işlersen der Peygamber.’ O mübarek nefesinizi boşa harcamayın der Hz. Ali onlarca günah işlesem yine tövbe ederim der Ya Muhammet’”. Yüce yaradanın tövbe kapısı varken bize mi düşüyor cezasını vermek. Hâşâ Allah’tan daha mı üstün görürüz kendimizi acaba. Allah katında cezası varsa Yaradan vermez mi sanırız cezasını yâda sorgular mıyız ki acaba Allahın adaletini. Biri bizim gibi düşünmüyor diye inancımızın biteceğini niye düşünürüz ki; eğer birileri bizim gibi düşünmüyor diye bizim düşüncelerimiz son bulacaksa demek değil midir kabahat bizde, iyi anlatamamışız demek ki düşüncelerimizi.

 

İnsanlık için bir zararı varsa zaten adalet yapar gereğini neden zorba kanunlarını uygulamaya çalışırız. Çiğnediğimiz kanunlar bir gün gelecek hepimize gerekli olacak bunun bilincinde neden değiliz acaba.

Ülkemiz dünyanın en gözde yeri iken neden bölmeyi hedefleriz, hep birlikte yaşamak dururken neden kavga ederiz ki.

Bu güzelim ülkenin her bir karışı bizler için ne derece kıymetlidir, bunu kaybedince mi anlayacağız acaba. Ne acıdır insanın elindekinin kıymetini bilmemesi. Bir ülkede eğer kolluk güçlerine kurşun sıkılabiliyorsa, yâda tutabiliyorsan yakasından bir polisin yâda ağza gelinmeyecek şekilde bağırabiliyorsan ülkenin askerine daha fazla ne istiyorsun özgürlük denen şeyden. Bizim ülkemizin en büyük sorunu aslında aşırı özgürüz. Biz o kadar alışmışız ki aşırı özgürlüğe kendi özgürlüğümüzü başkalarının özgürlüğünü kısıtlama olarak yaşıyoruz farkında değiliz. Seversin yâda sevmezsin devletin koruyucu gücüne karşı silah çekmek, saldırı yapmak bu neresinde vardır özgürlüğün. Bu kanunlar hepimiz için yazılmadı mı ; her başımız dara düştüğünde polis yok mu diye feryat etmiyor muyuz, en azılı suçlularımız bile. Bir kaza geldiğinde başımıza ambulans aramıyor muyuz hararetle. Peki, bu canına kastettiğimiz koruyucu güçler bir gün hepimize lazımsa neden düşünmüyoruz bu gidişin sonunun kaos olduğunu.

Benzer Haberler