Cemal İncesoyluerKöşe YazılarıTokat

ŞİMDİ DE, “BARIŞA HAYIR” DİYECEK MİSİNİZ?…

Beklenmedik bir durum değil. Bunu da derler, bunu da yaparlar. Çünkü dertleri ne Türkiye, ne ülkenin bekası, nede vatan sevgisi. Dertleri, Başkan Erdoğan’dır. O’nun stratejik ve diplomatik başarısı, bu içimizdeki embesilleri son derece rahatsız etti.

8 günün sonunda okyanus ötesinden koşa koşa gelen ABD Heyeti, Türkiye ile masaya oturmak zorunda kaldı. Savaşın, savaşmak zorunluluğunun temelinde barış ve ülke güvenliğinin olduğunu bilmeyen ihanet şebekesi, bu başarıya da mutlaka bir kulp bulacaktır. Ama önce ters köşe olmamaları için Türkiye ile ABD’nin dün imzaladıkları 13 maddelik anlaşmayı okumalarını, okuduklarını güzelce sindirmelerini salık veririm. Aksi takdirde, ihanetleri çok açık deşifre olacaktır.

Türkiye ve ABD arasında yürütülen Barış Pınarı Harekatı’na ilişkin görüşmelerin ardından kamuoyuyla paylaşılan 13 maddelik ortak açıklamada, ABD’nin, Türkiye’nin güney sınırına dair meşru güvenlik kaygılarını anladığı belirtildi. Ortak açıklamada, “iki yakın NATO üyesi” olan Türkiye ve ABD’nin, Suriye’nin kuzeydoğusunda DAEŞ’le mücadele faaliyetlerinin devamında kararlı olduğu bildirildi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence’in baş başa, iki ülke yetkililerinin heyetler arası görüşmelerinin ardından, 13 maddelik “Kuzeydoğu Suriye’ye İlişkin Türkiye – ABD Ortak Açıklaması” kamuoyuyla paylaşıldı.

Söz konusu anlaşmanın girizgahında denildi ki, “Türkiye ve ABD, iki yakın NATO üyesi olarak bu ilişkilerini teyid eder. ABD, Türkiye’nin güney sınırına dair meşru güvenlik kaygılarını anlar.” ifadeleriyle başlayan açıklamada iki ülkenin Suriye’nin kuzeydoğusu başta olmak üzere sahadaki gelişmelerin, ortak çıkarlar temelinde daha yakın eş güdüm gerektirdiğini kabul ettiği belirtildi.
Açıklamada, “Türkiye ve ABD ‘Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için’ anlayışıyla, NATO topraklarını ve halklarını tüm tehditlere karşı koruma taahhütlerini muhafaza eder.” ifadeleri kullanıldı.

Söz konusu anlaşmanın bazı maddeleri şöyledir:

1-Türkiye ve ABD, Suriye’nin kuzeydoğusunda DEAŞ’la mücadele faaliyetlerinin devamında kararlıdır. Bu, önceden DEAŞ kontrolünde olan alanlarda yaşayıp yerinden edilen şahıslar ile alıkoyma merkezleri hususlarında uygun şekilde gerçekleştirilecek eşgüdümü de içerir.

2-Türkiye ve ABD, terörle mücadele harekatlarının yalnızca terör unsurları ile bu unsurlara ait barınak, sığınak, mevzi, silah, araç ve gereci hedef alması gerektiği üzerine mutabık kalır.

3-Türk tarafı Türk kuvvetleri tarafından kontrol edilen güvenli bölgedeki tüm meskun mahal (güvenli bölge) sakinlerinin dirliği ve güvenliğini sağlayacağını taahhüt eder, sivillerin ve sivil altyapının zarar görmemesi için azami dikkati göstereceğini vurgular.

4-Her iki taraf Türkiye’nin, YPG ağır silahlarının toplanması ve YPG tahkimatları ile tüm muharip mevzilerinin kullanılmaz hale getirilmesi dahil, milli güvenlik kaygılarının giderilmesini teminen bir güvenli bölge kurulmasının devam eden önemi ve işlevselliğinde mutabık kalır. Güvenli bölge, evvelemirde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kontrolünde olacak ve her iki taraf, güvenli bölgenin her veçhesiyle uygulanmasında eşgüdümü artıracaktır.

5-Türk tarafı Barış Pınarı Harekatı’na, güvenli bölgeden YPG’nin 120 saat içinde geri çekilmelerini teminen ara verecektir. Barış Pınarı Harekatı, bu geri çekilmenin tamamlanmasını müteakip durdurulacaktır.
Anlaşmanın özeti, bu 5 maddede verilmiştir. Anlaşmanın hemen akabinde rahatsız bazı arkadaşlar (Abdurahman Dilipak’ta dahil) Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Trump ile gizli bir anlaşma yaptığını yazdılar/yazıyorlar.

Yani diyoruz. Gizli anlaşma nedir? Diyelim ki, resmi evrak ve sözleşme içerisinde olmayan bir anlaşma var. Neyin kafasını yaşıyorsunuz siz arkadaşlar. Cumhuriyet tarihinde masada kazandığımız kaç anlaşma var? Hadi bir çetele yazın da görelim.

Bu anlaşma, dosta düşmana, cümle dünyaya Türkiye’nin gücünü ve Erdoğan’ın liderliğini göstermiştir. 8 günlük bir harekat ile ABD ve işbirlikçilerini dize getirmiş, masaya oturtmuş, dahası isteklerini eksiksiz olarak almış bir Türkiye başarısını küçültmek için başka tezler öne sürün.

Anladığım kadarıyla, Barış Pınarı Harekatı başladığında terör örgütleri ve siyasal uzantılarıyla işbirliği yapanlar, “Savaşa Hayır” kampanyası yapmışlardı. Bu cılız ve korkak eyleme Türk Milleti itibar etmeyince de, kuyruklarını apış arasına kıstırıp susmayı yeğlediler.

Bu başarının şişkinlik yaptığını, hazım sorunu çıkardığının farkındayım. Soda için soda…

Cemal İncesoyluer

Benzer Haberler

Başa dön tuşu