Cumhuriyet…

Cumhuriyet, yani; halkın, halk için, kendi kendini yönetmesi…

Aslında bu cümledeki her kelime üzerine uzun uzun konuşulup anlatılası şeyler. Hele ki; küllerinden yeniden doğmuş bir milletin yoktan var ettiği bu devletin, kuruluşunun 100. Yıl dönümünde, üstüne basa basa vurgulanması gereken kelimeler kümesi.

Çünkü üzülerek söylüyorum birçok toplumsal değerimiz gibi bu kelimelerinde içleri bom boş. Bunun için sizleri suçlamıyorum, suçluda aramıyorum zaten.

Gördüğüm tek bir şey var. Oda milyonlarca kurbandır. Sizlere uzun uzun anlatmak isterdim ama ne sizin o kadar vaktiniz nede benim o kadar bilgim var. Fakat yine de vaktiniz çalmadan, dilim döndüğünce size cumhuriyeti anlatmak isterim.

Halkın her kesiminden herkesin kendini özgürce ifade edebilmesi, kendini ifade ettikten sonra da başına hiçbir şey gelmemesidir cumhuriyet. Canı için malı için endişe etmemektir. Bir kişiden veya kişilerden korkmamaktır cumhuriyet.

Bir insanın tüm insani haklarının ve ihtiyaçlarının yasalar nezdinde güvence altına alınması, teşkilatlı yapılarla korunmasıdır cumhuriyet. Tüm bu yapının yine halk tarafından düzenlenebilmesi ve değiştirilebilmesi bu unsurun da hiçbir kişi veya kişilere ait olmamasıdır cumhuriyet.

Bizleri bu haklara kavuşturan, çağının ötesinde düşünüp fikirler üreten. Herkesin bitti dediği yerde ya istiklal ya ölüm düsturunu bizlere tekrar hatırlatan.

Mustafa Kemal Atatürk ve kahraman silah arkadaşlarına aziz şehitlere ve fedakâr Türk halkına selam olun.

Hasan Yiğit Mahfer