Cemal İncesoyluerKöşe YazılarıTokat

DEVA sadre şifa mı?


Toplum sanki ikinci kez hayal kırıklığı yaşadı. Birincisi, Ahmet Davutoğlu’nun kurduğu “Gelecek Partisi” ileydi. Şimdi de, Ali Babacan’ın kuruluşunu açıkladığı “DEVA” partisi, son umutları yok etti. Çünkü, DEVA’nın 90 kişilik kurucular kuruluna baktığınızda, bildiğiniz bir TUSİAD’a alternatif dernek görünümünde. İşadamlarından oluşan bir kadro…

Ali Babacan’ın parti kuruluşunda yaptığı konuşma, ilginç bir itirafı ve gerçeği gün yüzüne çıkardı. Babacan diyor ki:
“Keşke ülkede şartlar biraz daha normal olsaydı. Bize destek veren, bizi aydınlatan arkadaşlarımızın hepsi açıkça burada olsaydı. Gönülleri bizimle beraber, onu biliyoruz. Bu günler de geçer inşallah.”

Yani? Yanisi şu ki, Babacan’ın partisini ilan ettiği ve manifestosunu açıkladığı o mahut toplantıya, kurucular kurulunun tamamı gelmemiş/gelememiş. Sebep? Tek kelimeyle, korkmuşlar…

Meali nedir? Bu korkunun altında yatan, salt fotoğraf vermek değil. Mevcut iktidara mesaj da gönderilme kurnazlığı var. Demiş olacaklar ki, “Efendim, her ne kadar bu Babacan denilen şahsın kurduğu DEVA partisinin kurucular kurulunda ismim yer alsa da, hatır-gönül kıramadım. Yoksa bu partiye güçlü bir destek verme içerisinde değilim. Bir heves ile kurulunca, arkadaşın (Ali Babacan) hevesini kırmak istemedim” gibi bir izah anlaşılıyor.

Yani, kurucular kurulu dahi mahut toplantıya katılmayarak, DEVA’nın sadre şifa bir siyasal oluşum olamayacağını itiraf ediyorlar. Üstelik, bu siyasal oluşumun kurucu başkanı Ali Babacan tarafından bizzat dile getiriliyor.

Korkuyorlar… Yürekli bir çıkış yapamıyorlar… AK Parti’ye alternatif olacak bir başlangıç yapamadılar. Daha DEVA’nın kuruluş manifestosu açıklanmadan, parti kuruluşunun mutfağında çalışan ve muhtemelen kurucular kurulunda yer alması beklenen Prof. Dr. Osman Can, kurulmamış bir partiden istifa eden kişi olarak tarihe geçti.

Yine, birkaç yıldır bu partinin hazırlığı içerisinde olan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Ali Babacan, partinin kuruluşunu açıklamaya birkaç gün kala yollarını ayırdı. Türkiye’de bu ilk değil tabii. Türkiye’nin siyasi parti hikayelerinde benzer mevzular vardır.

Güler yüzlü, insana güven veren bir duruşu var Ali Babacan’ın. Görünün o ki, bu yetmedi. Ne rüzgar esti, ne fırtına koptu, nede yer yerinden oynadı. DEVA Partisinin kuruluşu açıklandı, hafiften bir esinti dahi olmadı. Utangaç, korkak, ikircilikli, Allah kahretsin keşke parti kuracağım demeseydim der gibi, bir parti liderinden çok, bir kuruluşunun CEO’su tavrındaydı, Ali Babacan…

Daha doğrusu, Ali Babacan’ın DEVA’sı, AK Partiye alternatif olmaktan ziyade, TUSİAD ya da Ankara Ticaret Odasına rakip bir dernek ve oda gibi. Kurucular kurulunda, siyasi partilerin olmazsa olmazı sahada halkla hemhal olacak bir isim yok. Hepsi patron, bürokrat ve emekli memur. Yani, halen şoförü, sekreteri, çaycısı, koruması, asistanı olan kişiler. Buyurganlar, emir vermeye alışkın kişiler.

Üstelik, alt yapı olarak değerlendirilen kendi yanında bir televizyon ve gazeteleri dahi yok. Mesela, Ahmet Davutoğlu’nun yanında olan Karar Gazetesi ve bir televizyon kanalı, 7-8 gazeteci yazar sabah akşam “Davutoğlu”nu yazıp duruyor.

Kamuoyunda dolaşan komplo teorilerinden birisi, acaba bu partiyi Babacan’a Cumhurbaşkanı Erdoğan mı kurdurdu deniyor. Bilmiyorum ama, Abdullah Gül, “Neden kandırıldık” diyor?

Benzer Haberler

Başa dön tuşu