DR. BİLAL DURMAZ’DAN TIP BAYRAMI HAFTASI’NDA ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR

Dr. Bilal Durmaz yayımladığı 14 Mart mesajında önemli konulara vurgu yaparak sağlık gündemini değerlendirdi. Durmaz açıklamalarında sağlıkta şiddet, aile hekimliği ve “acil” kavramının yurttaşlara anlatılması konuları ile sağlıkçıları şikâyet etmek için açılan telefon hattını gündeme taşıdı. Durmaz açıklamalarında ayrıca, Tam Gün Yasası’ndaki eksik kalınan noktalara da değindi.
14 Mart Tıp Bayramı vesilesiyle bir mesaj yayımlayan Dr. Bilal Durmaz Tıp Bayramı’nın Türk tarihiyle özdeş olduğunu ifade ederek, 14 Mart 1919’da İstanbul İngilizlerin işgalindeyken Mektep-i Tıbbiye öğrencilerinin yapmış oldukları bir etkinlikten günümüze kadar uzanan bir zincir olduğunun altını çizdi. Tıp mensuplarının ruhen, bedenen ve fikren kendini eğiten kıymetli olduklarını belirten Durmaz, “Bugün itibariyle de tıp fakülteleri ülkemizin en seçkin, en yüksek puanla öğrenci alan çalışkan çocuklarımıza bünyesinde eğitim vermektedir.” dedi.
1915 yılındaki Çanakkale Savaşı’na tıp öğrencilerinin tamamının katıldığını hatırlatan Durmaz, 1921 yılında Mektep-i Tıbbiye’nin (Tıp Fakültesi’nin) hiç mezun vermediğini söyledi. Fakültenin 750 öğrencisinin yarısından fazlasının şehit olduğunu anlatan Bilal Durmaz, 1976 yılından bu tarafa da “Tıp Haftası” olarak kutlandığını bildirdi.
“SAĞLIKTA YAŞANAN ŞİDDET UTANÇ VERİCİ”
Sağlıkta yaşanan şiddet olaylarına da değinen Dr. Bilal Durmaz, hiçbir sağlık çalışanının şiddeti hak etmediğini söyleyerek, yaşanan olayları “utanç verici” olarak değerlendirerek şu ifadeleri kullandı:
“Sağlık çalışanlarının temel motivasyonu insanlığa hizmettir, insanları yaşatmaktır. Toplumdaki şiddet eğilimleri sağlıkta şiddeti de körüklemektedir. Bu konuda alınan önlemler son derece yetersiz ve eksiktir. Sağlıkta şiddeti yasaklayan çok daha radikal tedbirlerin alınması gerekiyor. Halk ile sağlık çalışanları karşı karşıya getirilmemelidir. Sağlık çalışanları halk için vardır. Şiddet sorunlarının büyük bir kısmının çözümünün Parlamentoda gerçekleşmesi şarttır. Bir takım yasaların çıkması lazım. Sağlıkta şiddeti engelleyici, caydırıcı radikal önlemlere ihtiyaç var.”
Sağlık hizmetlerine daha kolay ulaşım olması gerektiğini vurgulayan Dr. Bilal Durmaz, insanların çok daha kolay ulaşabilecekleri sağlık birimleri kurulmasını istedi. Aile hekimliklerinin güçlendirilmesinin önemine dikkat çeken Durmaz, şunları kaydetti:
“AİLE HEKİMLİKLERİ GÜÇLENDİRİLMELİ, ‘ACİL HASTA’ KAVRAMI VATANDAŞIMIZA İYİ ANLATILMALI”
“Aile hekimlerinin özlük hakları başta olmak üzere bütün taleplerinin karşılanması gerekiyor. Aynı zamanda aile hekimliği birimlerine daha çok ebe, hemşire, psikolog, diyetisyen gibi sağlık ekipleri takviye edilmelidir ki hastaların hastanelere başvurmadan önce aile sağlığı merkezlerinde sorunlarına çözüm üretilsin. Böylelikle hastanelerdeki yoğunluğun önüne geçilebilir. Böylelikle ayrıca, sayıları yüzbinleri bulan sağlık mezunları da istihdam edilebilir. Aile sağlık merkezleri kiralık binalarda değil; güzel bir mimari ile bu işe özgü kamuya ait binalarda hizmet vermelidir. Halkın hastanelere ve acillere yığılmasının önüne bu tedbirlerle geçilebilir. Böylelikle halkımız hem daha kolay sağlık hizmeti alacak, sağlık hizmetlerine daha kolay ulaşılması sağlanacak hem de birinci basamakta çözülmesi gereken problemleri yerinde çözmek suretiyle hastanelerin iş yükünü hafifletecektir.
Öte yandan halkımızın sağlık alanında daha çok bilinçlendirilmesi ve acil sağlık hizmetleri kavramının yurttaşlarımıza anlatılması şarttır. Sağlık problemlerinde hangi kademede nerelere başvurması gerektiğinin bilinmesi gerekmektedir.
“SAĞLIKÇILARI ŞİKÂYET ETMEK ÜZERE AÇILAN HAT ONURUMUZU İNCİTİYOR”
Bir başka önemli mevzu da sağlıkçıları şikâyet etmek üzere kurulan bir hat var, ondan bahsetmek isterim: Bunlar utanç verici işlerdir. Ülkemiz demokratik bir ülkedir. Her yurttaşımızın istediği kişiyi ya da kurumu istediği yere şikâyet etmeye elbette hakkı vardır. Ancak hastanelerdeki sağlık emekçilerimizi şikâyet etmek için bu tür telefon hatları açmak yerine hastanelerde halkla ilişkilerden sorumlu başhekim yardımcılıkları ya da bu işle ilgilenecek bir yönetici bulunmalıdır. Böylelikle hekimlerimiz başta olmak üzere sağlıkçılarımız Ankara üzerinden şikâyetlere maruz kalmaz, onurları da incitilmez.
“SAĞLIĞI BÜYÜK BİNALAR OLARAK GÖREN ANLAYIŞ DEĞİŞMELİ”
Bir de ‘Tam Gün Yasası’nın uygulanmasında sorunlar yaşıyoruz. Sağlığı inşaat, beton ve büyük binalar olarak gören bir anlayışla karşı karşıyayız. Sağlıkta en önemli varlık insan kaynağıdır; hekimler, hemşireler ve bütün sağlık çalışanlarıdır. Dolayısıyla insanı odaklayan bir anlayışın yeniden hakim olmasını istiyoruz. Yerli ve milli biyomedikal sektörünün son 20 yılda güçleneceğine inanıyordum. Ama üretemiyor ve maalesef milyarlarca dolarımızı ithal malzemelere veriyoruz.
Bu vesile ile 14 Mart Tıp Bayramı ve Tıp Haftası dolayısıyla başta meslektaşlarım olmak üzere tüm sağlık çalışanlarımızın 14 Mart Tıp Bayramlarını kutluyorum. Güzel, mutlu, sağlıklı, başarılı ve haklarını aldıkları nice 14 Mart’ları yaşamalarını diliyorum.”