İyi insan olmak, geniş anlamlamları kapsayan ve bir türlü netleşmeyen bir kavram. Sadece yardımsever, şefkatli ya da vicdanlı olmak, iyi insan olmanın tek ölçüsü değil. Bu noktada kafa karışıklığına sebep olan bir durum söz konusu.
Bir kişi iyi insan olabilir ancak belirli alanlarda yetersiz kalmış olabilir. İyi bir insan olmak, otomatik olarak iyi bir terzi, şoför, tamirci ya da yönetici olmayı beraberinde getirmiyor. Ancak toplum olarak, lider seçimlerinde iyi insan olma kriterini genellikle yeterli buluyoruz. Oysa iyi bir yönetici olmak, sadece iyi insan olmakla yetmiyor. İyi insan bunu seçelim kriteri toplumları yalnışa yönlendirir. Sırf kalbi temiz diye lider seçmek, vereceği yalnış kararlarla toplumun huzurunu bozmasına sebep olur. Lider ve yönetici seçimlerinde iyilik kavramı, yüze gülmekle değil, işi yapabilmekle ölçülmelidir. Oturduğu makamın gerektirdiği sorumlulukları yerine getirmesi, kararlı ve adil olması da bir o kadar önemli. Bu noktada, yöneticilik vasıflarının içinde sadece iyi insan olmanın bir unsuru olarak yer alması yetersiz.
Unutmamak gerekir ki yöneticilik, sadece güler yüzlü olmak ve insanlara yardım etmekle değil, aynı zamanda etkili ve doğru kararlar almak, liderlik yeteneklerini kullanmakla da ilgilidir. Yöneticiler, oturdukları koltuktan toplumlarına daha fazla hizmet sunma sorumluluğuna sahiptir.
İyi bir yönetici olmanın, iyi insan olmanın ötesinde bir beceri setini gerektirdiği bir gerçek. Görevi gereği yapamadığı durumlar, sadece başarısızlık değil, aynı zamanda bir tür ihanet olarak da değerlendirilebilir. Her bir lider, sadece iyi insan olmanın ötesine geçerek toplumunun beklentilerini karşılamak durumundadır. “ Eğer beceremiyorsan ihanet ediyorsun. “
Birkan Demirci