3 Nisan 1920 tarihi; milletimizin sarsılmaz iradesinin ve bağımsızlığa olan inancının bir kez daha sergilendiği eşsiz ve kutlu bir tarihtir.

Her türlü imkansızlık ve çetin zorluklar altında dahi Büyük Milletimizin
neleri başarabileceğinin en müstesna örneğidir. Başkomutan Gazi Mustafa
Kemal Atatürk öncülüğünde milletimiz boynuna kement vurmaya çalışan
emperyal güçlere, Milli Şairimizin ifadesiyle “Tek dişi kalmış
canavarlara” karşı azim ve kararlılığını en güçlü biçimde ortaya
koymuştur. Tarih boyunca olageldiği üzere “Türk Milleti İstiklalinden ve
Hürriyetinden asla taviz veremez, boyunduruk altına giremezdi.
Girmemiştir de… Tarihte eşine az rastlanır bir mücadele azmi ile karşı
konulup, son devletimiz olan Türkiye Cumhuriyet’inin temelleri 23 Nisan
1920 tarihinde atılmıştır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılmasıyla Milli Mücadelemize ve
Kurtuluş Savaşına yön verilmiş, bağımsızlığımıza giden yolda en önemli
adım atılmıştır. Yüce meclisimizin aldığı kararlar İstiklal
Mücadelemizin belirleyicisi olmuş ve milletimizi zafere ulaştırmıştır.
Günümüzde dahi birçok ülkenin krallıklar veya monarşik yönetimler
tarafından yönetildiği bilinmektedir. Ancak Milletimiz 100 yıl önce
kendi kendini yönetme ve bağımsız bir toplum olma inancını
benimsemiştir. Demokrasi tarihimizin başlangıcı meşakkatli ve bir o
kadar da kutsaldır. Bu yönüyle bağımsızlığımızı ve demokrasiye olan
bağlılığımızı muhafaza etmekte kararlı olmalı, birlik ve beraberliğimiz
muhafaza etmeliyiz.
Demokrasi ve eşit katılım hakkı Türkiye Cumhuriyeti Devletinin temelinde
ve özünde bir yıldız gibi parlamaktadır. Demokrasimizin sigortası olan
100 yıllık meclisimiz Anadolu topraklarının ortasında istikbalimizi
aydınlatmaktadır. Ülkemiz kendine yakışır biçimde bilim, teknoloji,
sağlık, eğitim gibi alanlarda ilerlemesine ve kalkınma yolculuğuna devam
edecektir. Mevcut potansiyelimizi en ileriye taşıma gayretiyle
sergilenen çaba takdire şayandır. Birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç
duyduğumuz bu zorlu günlerde, devletimizin ve kurumlarımızın
sergiledikleri çaba halkımızın direncini artırmaktadır. Cumhuriyetimizle
birlikte kurulan kurumlarımız ve devlet sistemimiz işlemektedir.
Devletimiz, milletimizin ihtiyaç duyduğu alanlarda çalışmalarına devam
etmektedir. Dünyanın birçok ülkesinde kargaşa ve ümitsizlik baş
göstermiştir. Ne mutlu ki ülkemiz sahip olduğu potansiyel ve büyük
devlet refleksi ile hareket ederek kargaşa ve ümitsizliğe mahal
vermemiştir.
Her yıl büyük bir coşku ve katılımla kutladığımız 23 Nisan Ulusal
Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı mevcut koşullar nedeniyle bu yıl maalesef
evlerimizde kalarak kutlayacağız. 23 Nisan’ın gelmesini sabırsızlıkla
bekleyen çocuklarımız ve öğrencilerimiz bu yıl evlerinde olacaklar.
Arkadaşlarından ve öğretmenlerinden uzakta bir bayram geçirecekler. Bu
vesile ile kendilerine seslenmek istiyorum. “Sevgili çocuklar ve değerli
öğrencilerimiz; üzülmeyiniz, mutsuz olmayınız. Bu zorlu günler geride
kaldığında yine okullarınızda, meydanlarda, salonlarda hep birlikte
bayramımızı kutlayacağız. Sizlerin bütün yıl sabırsızlıkla beklediğiniz
23 Nisan’ı coşku ve sevinçle karşılayacak, birlik ve beraberlik
içerisinde kutlayacağız. Milli Eğitim Bakanlığı’mızın öngördüğü şekilde
23 Nisan gecesi saat 21:00 da balkonlarınızda olunuz. İstiklal Marşımızı
büyük bir coşku ile hep bir ağızdan söyleyelim. Bağımsızlığımızı ve
sevincimizi tüm dünyaya haykıralım.
Bu duygu ve düşüncelerle, başta Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ilk
başkanı ve devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve silah
arkadaşlarını, Kurtuluş Savaşı’mızı sevk ve idare eden ilk Meclis’teki
milletvekillerini, tüm şehit ve gazilerimizi rahmet ve minnetle yad
ediyorum; Başta çocuklarımız olmak üzere, Büyük Türk Milletinin 23 Nisan
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun.

Reşit BÜZKAYA
Milliyetçi Hareket Partisi
Merkez İlçe Başkanı