Tokat'dan Güncel Haberler

Sevdakâr Murad Kimdir NEDİR 

 

Türbesi Tokat 9 TAŞLAR CAMİSİ YANI TAPU MÜDÜRLÜĞÜ KARŞISI

MAHPERİ SULTAN, ‘ZAMANININ HZ. MERYEM’İ; HZ.HATİCE’Sİ’ OLARAK BİLİNİYOR.

Mahperi Sultan ‘ın Anadolu ilk Erenlerinden Sevdakar Murad için Ettiği Dua ve Gerçekler.

Her kim bu Türbeye gider sevda sevdakarı olmamak için dua ederse Allah (c.c) bu zatı muhteremin yüzü suyu hürmetine muradını kabul eylesin demektedir.

BU DUANIN SEBEBİ

Mahperi Hatun Pazar ilçemize bu kervansaray Yaptırdığı Sırada Sevdakâr Murad tanışır Yaptığı iyiliklerle Dünyaya Nam salmış Mahperi Hatunun Çocuğu Olmadığını Bilmektedir Ve Kendi Sevdasından Vazgeçecek dua yı Yapar (Benim Allah (c.c) dan sonra çok Sevdiğim Eşimi Sevdamı Benden Alsın Sana En Büyük Sevdanı Versin ) Diye ve O gün eşini Kaybeder ,Bir yıl Sonra Selçuklu Devletinin Soyunu Devam Ettirecek II. Gıyâseddin Keyhüsrev, Dünyaya Geldiği Gün Sevda Sevdakarlığından Hayata Gözlerini Yumar Ve Mahperi Hatun Müslüman olur.(I. İzzeddin Keykavus abisidir ve erkek soyuna sahip olamayacağını bilmektedir ülkesi uğruna sevda sevdakarıdır.Allah rahmet Eylesin)

Mahperi Hatun kimdir ?

Aleaddin Keykubad Selçuk Devletinin En parlak sultanı Alanya’ yı kuşatmış ve Kir Fard Keykubad’a bir mektup göndererek anlaşma yapmak istemiştir. Mektupta “Eğer bana aman ve ülkenizde kalan ömrümü geçirecek bir yer verilirse büyük bir lütuf olacaktır” yazılıdır. I. Aleaddin Keykubad, Kir Fard’ın bu teklifini kabul etmiş ve “Sadakatini ispat için ailesi efradından birini akrabalığımıza arz ederse hakkındaki güvencemiz artmış olur” diye cevap vermiştir. Bunun üzerine Kir Fard kızını I. Aleaddin Keykubad’a eş olarak göndermiştir.

Prensesin evlenmeden önceki adı Prenses Destina’dır. Evlendikten sonra “Mahperi” ismini aldı. Kendisine verilen Huand (Hont) unvanı, Farsça “Efendi” “Büyük Hatun” anlamına gelir; halk arasında “Hunat”a çevrilerek asıl isminin yerine geçmiştir. Evlendikten sonra uzun süre Hristiyan olarak yaşamıştır.

Ay Sultan’, Türkiye’de ‘Bir çay daha lütfen’ kitabıyla tanınan Katharine Branning’in yeni romanı. Kitaptada Mahperi Hatun olarak bilinen Ay Sultan’ın hikâyesi anlatılıyor. Mahperi Hatun, Selçuklu tarihinin önemli şahsiyetlerinden biri. Halkının fiziksel, zihinsel ve manevi ihtiyaçlarını karşılayabilmek için kervansaraylar, medreseler, camiler ve hamamlar inşa eden Mahperi Sultan, ‘Zamanının Meryem’i; Hatice’si’ olarak biliniyor.

Sevgi, şefkat ve hoşgörü sahibi Ay Sultan, Allah sevgisini göstermek amacıyla ihtişamlı binalar inşa etmiş ve en görkemlisini TOKAT PAZAR ilçemize KERVANSARAY inşaa ettirerek Tokat a olan sevgisini de Göstermiştir.

Katharine Branning ‘in Kitabından

Selçuklu döneminin kervansaraylarını araştırırken, bir metinde Türkiye’nin kuzeydoğusunda Tokat şehri yakınlarında bir han bulunduğunu okudum ve orayı ziyaret etmeye karar verdim. 1993’te şehrin 20 mil ötesinde küçük kırsal bir bölgede büyük bir kervansaray gözüme çarpmıştı. O günü çok iyi hatırlıyorum. Hana dışarıdan baktığımda dikkatle oyulmuş ana kapının güzel detaylarına hayran kaldım. Bu ana kapı, Anadolu’daki diğer kervansaraylarının koca kapılarından çok farklı idi. Kapının her iki tarafında bulunan sütunların üzerlerinde tasvir edilen kozalak ve çiçek figürlerini görünce, kendi kendime orada bir kadın eli var dedim. Çok zarif ve daha önce gördüklerimden çok farklı idi. Sonra çok garip ama gerçek bir şey oldu. Bir ses duyduğumu fark ettim. Han harabe halindeydi. Düşen kayaların olduğu, kazların badi badi gezdiği ve yabani otların etrafı kapladığı avluya doğru yavaşça ilerlerken o fısıltıyı tekrar işittim. Bir kadın sesiydi. “Benim hikâyemi anlat; han duvarlarının ardındaki hikâyeyi anlat bana.” diye fısıldadı. Belki biraz tuhaf gelebilir, ama bu gerçekten oldu. Bu sanatın gücü olsa gerek. Bir tablo sizi ağlatabilir; müzik ruhunuzu dinlendirebilir ve bazı ortamlara girerken kalbiniz duracak gibi olur. Bu yer benimle konuşmuştu; bana hitap etmişti. O sırada o görkemli hanın hikayesini bilmiyordum ama han hakkında daha fazla bilgi edinmek için kendi kendime söz verdim. Çok geçmeden bu hanın bir kadın tarafından kurulduğunu öğrendim. O kadın büyük Selçuklu sultanı Alaeddin Keykubat’ın eşinden başkası değildi. Böylece bu hanın hikâyesini anlatmayı çok arzu ettim. Fark ettim ki Selçukluları, tarih ve gerçeklerle dolu akademik bir kitap aracılığıyla değil de, hikâyeleri ve kahramanları olan bir roman şeklinde yazabilir, onun sesi ve bu hanın yardımı ile aktarabilirdim.

Birinci Alâeddin Keykubad ve TOKAT

II. Gıyaseddin Keyhüsrev 1205 yılında yeniden Selçuklu tahtına geçince Keykubad’ı Tokat’a melik tayin etti. 6 yıl süren meliklik döneminde devlet yönetimini öğrendi ve tecrübe sahibi oldu.

Babasının ölümünden sonra devlet erkanı Sultanlığa ağabeyi I. İzzeddin Keykavus’u seçti; Kayseri’de yapılan bir törenle tahta çıkardı. Bunu kabul etmeyip tahta geçmek isteyen Keykubad, Erzurum meliki olan amcası Tuğrul Şah ve Ermeni Kralı II. Levon ile anlaşarak ağabeyinin bulunduğu Kayseri’yi kuşattı. Fakat taraftarları ağabeyi ile birleşince zor durumda kalarak Ankara Kalesine sığındı. Ankara Kalesi ağabeyi Keykavus tarafından kuşatıldı. Alaaddin Keykubad, bir yıl süren direnişten sonra erzak tükenince; kendisine ve Ankara halkına zarar verilmemesi şartıyla 1213 baharında teslim oldu. Ağabeyi onu önce Malatya’daki Mazara (Minşar) Kalesi’ne daha sonra Kezipert Kalesi’ne hapsetti.

Keykavus’un oğlu olmadığından 1220 yılında ölümü üzerine bazı devlet adamları ve komutanlar, Kezirpert Kalesi’nde tutuklu bulunan Alâeddîn Keykubad’ı tahta çıkarma kararı aldı. Kimi kaynaklara göre İzzeddin Keykavus ölüm döşeğinde iken Aleaddin Keykubad’ı çağırtarak varis ilan etmiştir. Yeni hükümdarı tutuklu bulunduğu yerden çıkarıp Konya’ya getirme görevi Seyfeddin Ayaba’ya verildi. Böylece İzzeddin Keykâvus’un yüzüğünü yanına alan Emîr Seyfeddin Ayaba, Alâeddin Keykubâd’ı, tutuklu bulunduğu Kezipert kalesinden çıkararak Sivas’a getirdi. Melik Alâeddin Keykubâd Sivas’ta tahta çıkartıldı. Ardından Konya yolunu tuttu.

Benzer Haberler

Başa dön tuşu